Sevi şehri #Nihavend | #MakamHisleriOyunu

Bu bir #MakamHisleriOyunu yazısıdır. Deneyimlemek isterseniz lütfen yazıyı okumayın. Bir ay döngüsü süresince Nihavend dinleyerek dilerseniz hislerinizi grupta paylaşabilirsiniz. Buradan

Tüm duygusal sıvılar harekete geçti…

Nih(şehir)avend(yüksek mertebeli ya da ilk) hayat kadar kalabalık.

Gönlümün kapılarını zorlayan bir makam, şu dünyada ne kadar gerçekçi yanılsama varsa göz kapaklarımı kaşıma mandallamış (meşhur Otomatik Portakal sahnesi gibi) zorla izletiyor, hisset diyor.

#Nihavend makami, ömrü can ve fikirde mevcudiyet halinden sonsuzluğa doğru itekliyor.

Genital bölge ve sakrum’dan mesul svadhistana çakramda hissetmeye ilişkin tüm akışkan enerji harekete geçmiş. (İçimi döksem sıvı çıkar gibi…) Duygusal tembellik, iştahsızlık, hissizlik, aşırı duygusal haller ya da ne istediğini bilememe hallerini Nihavend çözebilir gibi hissettim.

Kaburgamın hemen altındaki ‘solar plexus’ta da bir genişleme oluştu. Burası da manipura çakra. Kendim olma cesareti ile ilgili ve yaratma cesareti ile ilgili bir genişleme hissettim! Hayatın içime hızlandırılmış bir devir ile akmasının yanı sıra geleni almaya ve gideni bırakmaya dair bir iç huzur belirdi. Bu da tutunduğum gitmesi gereken her şeye yol vermemi kolaylaştırdı. ‘Hoşça kal gitmesi gereken! Benden uzak kal!’ demenin hafifliği var üzerimde. 😊 İçmerkez güçlendikçe hor gören ve dışlayan ile kavrayan ve baştacı eden aynı kapıya çıkıyor. Birbiri ile buluşan iki uç, mesafeleri anlamsızlaştırıyor.

Nihavend eserlerde bir alt metin daha okudum. Kanaatkâr değil, isteklere iştirak içinde bir gönülden yakarış hali var, alaka bekleyen, ‘mış’ gibi yapmayan; teni ile değil canı ile yaşayan, seven; insan aynasına bakıp da kendini görebilen, gerçek bir hal var. “Bir şeyler yapma” halinden çok “bugün de bu tezeğin içinde ısınalım” diyip varoluş deneyimini olduğu gibi fotoğraflayan mecradayız. Belki de o yüzden adı nihavend (ilk şehir). Önce gel bir olduğun hali kabul et de sonra bastığın adım hep AN olsun. Kendi ezberinden, hedeflerinden çık. Eylemlerinin içinde tüm varOLUŞunla şahit OL diyor. YAPARKEN DAHİ OL !

Her şey bir aynalığa, bir aynılığa kavuşmuş, tüm deliller ortada!
Sonsuza gitmek üzere yol alan ve kesişmeyen tüm doğruların ortak kümesi içinde en onurlu duygularla en adileri cesurca yanyana dizili “seç beni” diyorlar. Her seçilmişi eninde sonunda onurlandıran bir makam Nihavend.
Ummân’da bu gemi içinde ‘mümkün mü unutmak’ ya da ‘vücûd iklimi sultanı sensin’ ile beşeriyetin acizliği şehrinde duruyoruz. Kadınsı bir coşku içinde ‘hislerin gerçekliğinden yaptığım gemi’ ile seyahatteyim ‘Seyr-i Süluk’teyim.*
Elbette her mertebede çalışan bir makam. O yüzden bunca aşina Olduğumuz eserleri var. -Çocukluğumda meğer hep nihavend söylermişim.-

Türk edebiyatında derin sular ve hislerin adamı Tanpınar’in Huzur romanından bir kesit alkol yerine Nihavend makamını koyarsak hislerime tercüman olur.
😉
“…Dostlarıyla gelmiş işçi kızlar, evlerinden o gece beraber eğlenmek için alınmış fahişeler, bekar memurlar, bilmediğimiz ihtisaslariyle gündelik hayatımızı yapan, elleri nasırlı vardakosta işçiler, hepsi kendi insanlık yükleriyle, ayrı ayrı diyarlardan gelmiş küçük kervanlar gibi buraya, alkolün su başına, bu hep bir arada paylaşılan acayip inzivaya konmuşlar, mizaçlarının ve talihlerinin kendilerine emrettiği susuzluğu, -kimi unutmak, kimi hüzünlü hatırlama, kimi hayvani hazlar- kandırmaģa çalışıyorlardı. Alkol bazılarının yüzünü bir sünger gibi silmişti. Bir kısmının yüzü ise aydınlık bir mağaza vitrini gibi parlıyordu. Fakat hepsinde onun verdiği yarım uykunun altından bir irsiyet,gömülü bir his, alçakça bir tasavvur,doludizgin koşmak, kendisini her ne pahasına olursa olsun tatmin etmek isteyen arzu … ertesi sabah unutulacak veyahut daha hazini bütün ömrünce devam edecek fedakarlık hissi, uzun zaman karanlık ve rutubette beslenmiş hayvanlar gibi uyanıyorlar, tırmandığı kaya parçası ve güneş altında ısınan kertenkeleler gibi canlı ve dikkatli bekliyorlar, sonra acayip bir değişiklikle ellerine geçirdikleri bu insan malzemesinin, bu küçücük ve canlı şeyin yerini almaya çalışıyorlardı. Hepsini adım adım kendi muntehalarina, her insanda mevcut o sadece bir tek an olmak iddiasına, ölümle hayatın müşterek manasını taşıyan o keskin bıçak sırtına taşınmaya çalışıyorlardı. Kaba, iğrenç, ulvi veya budala, dünyadan el çekmiş, veya sadece iştiha, herkes tek bir şey olmaya doğru gidiyordu…”

#MakamHisleriOyunu Tanpınar yorumu:
“Hak olan ruh, kendini ve gayesini geniş zaman ve mekanda arıyor, eşyanın uykusunu sarsıyor, her şeyin özüne eğiliyor, büyük uzletlerde kapanıyor, kehkeşanlar atılıyor, her yerde kendi hasretine benzer hasret, kendi susuzluğuna benzer susuzluklar buluyordu.

*’Seyr-i Sûluk, bir müridin (murad edenin) ya da talibin (talep edenin) Hâkka yolculuğudur. Bu yolculuğa soyunan kişiye Salik(yolcu) denir. Mürşidin rehberliği ve terbiyesi salikin kalbinde muhabbet ve şevki artırır. Muhabbet artarak aşka dönüşür. ‘

Yoldan şaşmayana tasavvuf dilinde sadık derler. Yoga dilinde ise sadhaka.

NİH: f. Koy. * Memleket, şehir, belde.
AVEND: f. Sicim, ip.* Senet, delil. * Kapkacak. * Taht, yüksek mertebe. * Satranç oyunu. * Evvel, önce, ilk.

Beğendiklerimi buraya eklesem dağ olur! 😊

Mesut Cemil-
Cinucen Tanrıkorur – mehtapta yakamozlar
Vücûd ikliminin sultanı

Mülkiye Toper’in “Sen göğsüme taktığım sevgili gülsün” yorumu

Özer Özel – Sevdim seni ey işvebaz (Tanburi Cemil Bey) yorumu

Münir Nurettin Selçuk-(Gazel)-Lâl Olursun Söylesem Bir Fıkra Tâb ı Sîneden

Zeki Müren – Aşk bu değil yapma güzel yorumu

Seyyan Hanım’ın Çalıkuşu (Daldan dala uçarım) yorumu


Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.