Rebabname

Yazan: Sultan Veled Mütercim: Niğdeli Hakkı Eroğlu Editör: İsmail Koçak Grafik: Emre Başaran

T.C. Konya Valiligi Yayın no : 214

Makale I – I

…Bütün eşya Cenab-ı Hakkı tesbih ediyor olunca, rebabın da tesbih edenlerden olması lazım gelir. Çünkü rebab da bir şeydir. Onun tesbihini ancak gönül ehli olanlar duyar. Ehl-i zahir ise onu çalgı ve eğlence kabilinden dinlerler.
..’Küntü kenzen mahfiyyen feahbebtü en unefe fe halektel halka li uref’ (Ben gizli bir hazine idim; bilinmeyi murad ettim ve bu halkı halk ettim ki bilineyim.) Hadis-i Kutsisi delaltiyle, bütün varlık aşktan ibarettir. Bütün alem aşktan doğmuş aşktan vücuda gelmiştir. Hayır, şer, fayda, zarar hülasa her şey talepten (muhabbetten) hasıl olmuştur.
Talep olmasaydı hiç bir şey vücut bulmazdı. Talepler de aşkın parçalarındandır. Bundan dolayı, kesin bilgiyle bilindi ki “Alem, aşktan vücuda gelmiş ve aşk ile ayakta durmaktadır.” Nasıl ki beyitte demişlerdir:

Eğer aşk ile aşkın gamı olmasaydı

Bu kadar güzel sözleri

kim söyleyecek

kim işitecekti?

Ger aşk nebudi u gam aşk nebudi Çendin suhan-ı nagz ki gofti ki şenudi?

Makale I – 100

Parçalar gölge gibidir, gelir geçer. Fakat asıl, güneş gibidir; yüksek ve daimdir. Sanat eseri, nihayet fanidir. Ancak onların görünmeyen sanatkarı sürekli ve ebedidir. Ne mutlu ona ki sanatkara talip oldu da dünya için din suyunu döküp telef etmedi. Çünkü sanatkar yanında, can için ebedi safa, minnetsiz ihsan vardır. O safa şarabının ve sarhoşluğunun bağ ağrısı yoktur. Ona bir can veren, binini alır.


Makale I – 105

Orada yönü olmayan bir alem seyredersin ki bu dünya onun yanında bir katre gibi kalır. O alemde bu geçici hayat, ebediyyet kazanır. Bu vefasız dünyada ise, vefa cefa ile şerbet, zehir ile nimet, ceza ile lütuf kahırla rahat, elemle eştir.

Rebabi Hoca Cahit Gözkan

‘Sel gibi o derya tarafına ak ki, onun dalgasısın! Gene ona meylet!

Rebabi Sinan Erdemsel Hüseyni Taksim

7450
‘Baş kulağı umumidir, hayvanda bile vardır. Sır kulağı sadece saliklerindir. Sır kulağına, ser kulağı perdedir. Bunu bırak da onu elde etmeye bak! Ten npksanlaştılça canın nuru artar. Canın nuru arttıkça tenden uzaklaşır. Ten kuyusunda can suyu tattığı vakit kuyu dolar, harice akmaya başlar. Nihayet o tertemiz su arta arta ırmak olur, bağlar arasında cerayan eder. ‘


Rebabi Sinan Erdemsel Saba Taksim